248- Bırakın Dostu Başlasın
Dost sevgisi bir doğadır; “Suda yüzün yüzü yansıtması gibi, insanın kalbi de insanı yansıtır.” Ancak, her biri dostunun başlamasını ister. Bu konuda “Acele eden kazanır” denmiştir.
Dost sevgisi bir doğadır; “Suda yüzün yüzü yansıtması gibi, insanın kalbi de insanı yansıtır.” Ancak, her biri dostunun başlamasını ister. Bu konuda “Acele eden kazanır” denmiştir.
Adar’ın 12’sinde, 17 Şubat 1943’te, Tel-Aviv’de duydum İçinde pek çok dereceyi ve örtüyü fark ettiğimiz tüm bu dünyalar, dünyalardan alan ruhların bakış açısındandır. Buna göre, “Edinmediğimiz bir şeyi isimlendirmeyiz” kuralını anlamış oluruz, çünkü isim, edinime işaret eder. Bu demektir ki, tüm isimler, Sefirot ve sayıların hepsi alıcıların bakış
Kudüs’te duydum, Iyar 21, Nisan-Mayıs “Yeni doğanın yaratılışından önce, bu damlanın bir budala mı yoksa bir bilge mi vs. olacağı bildirilmiş, ancak erdemli mi yoksa günahkâr mı olacağı söylenmemiştir.” Buna göre şunu sormalıyız: Ne de olsa bir budala erdemli olamaz, çünkü “Kişi içine budalalık ruhu girmedikçe günah
Adar’ın 24’ünde duydum, 19 Mart 1944, Kudüs İnsanın üç bedene sahip olduğu anlaşılır: Keduşa’nın (kutsallık) ruhu için bir kıyafet olan, içsel beden. Klipat Noga (kabuğu). Yılanın derisi. Bu iki bedenden kurtulmak ve sadece içsel bedeni kullanabilmek için, şifa (Segula) olan şey sadece içsel bedeni ilgilendiren şeyler hakkında düşünmektir.
Sivan 7’de duydum “Şans” kelimesi, aklın ötesinde olan bir şeyi ifade eder. Yani, akıl başka bir sonuca hükmetse bile, kişinin şansı sonucu belirler. Bununla, “Oğullar, yaşam ve rızık, liyakate değil, şansa bağlıdır” sözünü anlayabiliriz. Bilinir ki, tüm etkiler esasen “sol çizgi” olarak adlandırılan Hohma‘dan gelir. Dolayısıyla, bunların doğrudan
Babam, Efendim ve öğretmenimin yazılarından kopyalandı. Yeni Ay Kutsamasının tamamlanmış yedileri meselesinde, tamamlanmış yedileri beklemek bir gelenektir ve Şabat’ın sonunda da. Bu, Şabat’ın sonu yedi günün ortasına geldiği zamanki ayı, kutsama geleneği gibi değildir veya zaman zaman yedi gün tamamlandığında, Şabat’ın sonu beklenmez. Bu böyle değildir, çünkü tüm
1949 senesinde duydum, Tel-Aviv Nasipler demek, onların ikisi de eşittir ve akıl ile onların arasındaki farkı incelemek imkânsızdır demektir. Bunun için nasiplere gerek vardır. Zohar’da, Amor şu soruyu sorar, “Efendi’nin keçisi ve Azazel’in keçisi nasıl eşit olabilir ki?” Şöyle ki; Efendi’nin keçisi “sağ” olarak görülür, Azazel”in keçisi “sol”
Sukkot Inter 2, 12 Ekim 1938’de duydum “İnsanın gururu onu alçaltacaktır.” Bilinir ki insan, mutlak bir alçaklık içinde doğar. Ancak, alçakta olan kişi yerini bilirse, alçakta olduğu için acı çekmez, çünkü bu onun yeridir. Örneğin, bacaklar her zaman çöplükte yürüdükleri ve bedenin tüm ağırlığını taşımak zorunda oldukları hâlde
Ahoraim (arka) konusunu öncelikle ilgilendiren mesele aslında, canlılığın özü olan, “Direkt Işık” denilen bilgelik ışığının yokluğudur,. Ve bu Işık form eşitsizliği olmasın diye kısıtlanmıştır. Bu yüzden onlar ıslah olmadıkça, ZON’da GAR yoktur ve böylece Sitra Ahra çekmez. Hâlâ GAR eksikliği olduğu için, dışarıdan gelenlerin yakalayacağı korkusu vardır. Çünkü
Pesah’ta Bir Yemekte Duydum, 15 Nisan, 1949 Topraklarımızın, zalimlerden kurtulmasının bizi etkileyip etkilemediğini sordu. Diğer milletlerin yükünden kurtulmakla ödüllendirildik ve diğer milletler gibi olduk artık, yani orada birinin diğerine köle olmadığı bir yerdeyiz. Ve bu özgürlük bizim Yaradan’ın hizmetinde olduğumuza dair bir his edinmemizi etkiledi mi etkilemedi mi?
Duydum “Başlangıçta, O, dünyayı Din (yargı) niteliği ile yarattı. Gördü ki dünya devam etmedi. Yorum: Din niteliği Malhut’tur, kısıtlama yeridir. Buradan aşağısı dışsal olanların durduğu yerdir. Üst dokuzun içinden korkusuzca bolluk bereket alınabiliyor olmasına rağmen, dünya devam etmedi, bunun manası Behina Dalet’tir. Burası onun yeri olduğu ve değiştirilmesi,
Tevet 13 Şabat’ında duydum Bu dünyadaki insanlar, “haz” ve “acı” adı verilen iki ayak üzerinde yürürler. Her zaman hazzın olduğu yerin peşinden koşarlar ve her zaman acının olduğu yerden kaçarlar. Dolayısıyla kişi, “Tadın ve Efendi’nin iyi olduğunu görün” denildiği üzere, Tora ve Mitzvot’un [emirlerin] tadını almakla ödüllendirildiğinde, Yaradan’ın
1938’de duydum. “Bilgelik sokaklarda haykırıyor, sesini geniş yerlerde duyuruyor. Kim aptalsa, bırakın buraya gelsin; ‘Kalpsiz!’ der ona.” Bu demektir ki, kişi Yaradan’a Dvekut [bütünleşme] ile ödüllendirildiğinde, Şehina [Kutsallık] ona ilk başta aptal olması gerektiği gerçeğinin gerçekten öyle olduğu için olmadığını söyler. Bunun nedeni, onun kalpsiz olmasıdır. Bu
1938’de duydum. Hazırlık döneminde tüm iş hayır’dadır, yani “hayır “ın içindedir, şöyle yazıldığı gibi, “ve onlar olmayan bir ülkede sıkıntı çekecekler.” Ancak, “ben” olarak kabul edilen dille ilgili konularda, kişi önce sevgi anlayışıyla ödüllendirilmelidir. Yine de, hazırlık sırasında, sadece “Sahip olmayacaksın” olarak kabul edilen hayır formunda bir
Pesah’ta Duydum, 2 Nisan, 1923, Tel-Aviv Zohar’da (Amor, 43): “Rabbi Hiya sözü açtı, ‘Uyurum, ama kalbim uyanıktır,’… İsrail topluluğu dedi ki: ‘Ben Mısır’da sürgünde uyuyorum ve benim çocuklarım orada ağır kölelik altındalar, onları sürgünde yok olup gitmesinler diye korumak için kalbim uyanıktır. Kulak ver! Benim sevgilim kapıyı çalıyor,’
Pesah Arası 2, Omer Sayımı 2, 23 Nisan 1951’de duydum Üç çizgi meselesi ve İsrail’in Kral’ın bedenini tutması meselesi vardır. İsrail halkının Mısır’a inmek zorunda kaldığı Mısır sürgünü ve Mısır’dan çıkış meselesi vardır. Ve “bir kadınla evlenmek üzere olan kişi, yanında eğitimsiz bir erkek getirecektir” meselesi vardır. Ve
Behar–BeHukotai bölümü, 22 İyar, 21 Mayıs 1949’da bir Şevat yemeğinde duydum “Ve eğer bu yol senin için çok uzaksa, onu taşıyamayacak durumdaysan.” Şöyle açıkladı: “Yol neden bu kadar uzak?” Çünkü “onu taşıyamayacak durumdasın.” Bunun nedeni, kişinin Tora ve Mitzvot’un [emirlerin] yükünü taşıyamamasıdır. Bu nedenle yolu uzak olarak görür.
Duydum Sevgi ve korku içinde çalışmalıyız. Sevgi ile çalışılırsa, ona sadık olduğumuzu söylememize gerek kalmaz, çünkü zaten içten gelen doğal bir histir, çünkü sevgi ölüm kadar şiddetlidir, yazılmıştır ki; “sevgi, ölüm kadar kuvvetlidir”. Daha doğrusu, bu sadakat, öncelikle korkuyla ilişkili olacaktır, eğer kişi, hala hizmet etmekten tat almıyor
Şavuot’ta Duydum, 1939, Kudüs “Ben Efendin, senin Tanrınım” (Çıkış 20:2). Zohar’da da, “kapılarda bilinen” (Atasözleri 31:23). Soru: Bilgelerimiz neden Şavuot tatilinin yazılı ismini “Tora’mızı vermek” olarak değiştirdiler? Bu Torah’da, “ilk meyveleri sunmak” olarak belirlenmiştir, yazıldığı üzere; “ilk meyvelerin gününde de” (Numaralar 28:26). Bilgelerimiz gelmiş ve ona “Tora’mızı vermek”
Duydum Temel, birincil ilke eksikliği arttırmaktır, çünkü bu tüm yapının üzerine inşa edildiği temeldir. Ve binanın sağlamlığı temelinin sağlamlığıyla ölçülür. Pek çok şey insanı çalışmaya zorlar, ancak bunlar temele yönelik değildir. Bu nedenle, temel tüm yapıyı bozar. Her ne kadar Lo Lişma ‘dan [O’nun rızası için değil] Lişma
Duydum, 28 Ağustos, 1938 Evinde oturan birisi, Kralın huzurunda duran birisi gibi değildir. Bunun anlamı; kişinin tüm gün Kralın huzurunda olduğunu hissedecek inanca sahip olması lazımdır. O zaman sevgisi ve korkusu tamamlanmış olur. Ve kişi bu inanca kavuşmadıkça, dinlenmemelidir, “çünkü hayatımızdır ve ömrümüz bunun içindir” ve biz bundan
Duydum Talmud’da şöyle yazar: “Karısına, ‘Kendinde güzel bir kusur görene kadar’ diyen kişi. Rabbi Yosi’nin oğlu Rabbi Ishmael, Yaradan’ın, sende güzel bir kusur görene kadar onun (dişi) ona (erkek) bağlı kalamayacağını söylediğini belirtir” (Nedarim 66b). Tosfot’un ilk yorumu, kadının güzel bir şey bulana kadar zevk almasının yasak
Duydum Bir ıslah olan gizliliğe gelince, eğer bu olmasaydı, insan hiçbir bütünlüğü edinemezdi, zira o zaman konunun önemini edinmeye layık olmazdı. Ancak gizlilik olduğunda, o şey kişi için önemli hale gelir. Kişi, önemi gerçekte olduğu gibi takdir edemese de, gizlilik ona liyakat kazandırır. Kişi gizliliği hissettiği ölçüde, içinde
18 Nisan 1949’da Pesah’da duydum. Zohar, Paraşat Amor’da der ki: “İsrail meclisi, “Mısır’da, sürgünde uyuyorum.” (Zohar, Amor, p.43). Mohin’in ayrılışına “uyku” denir. “Ve kalbim uyanıktır.” Kalp, bilgeliğin otuz iki yolu olarak düşünülür. Bu, Hohma’nın (bilgelik) onların içinde, fakat Hassadim’le kıyafetlenmeksizin (merhamet) parladığı anlamına gelir ve buna “Mısır’da sürgünde”
“Senin evin için olan azmim beni yedi bitirdi; benim düşmanlarım benimle alay etmekte… Bütün gün ” (69. İlahi). Sövme ve lanetleme çeşitli biçimlerde ortaya çıkar: Çalışma sırasında, kişi bir Mitzva (ıslah) eylemi yaparken, bedeni ona şöyle der: “Sen bundan ne elde edeceksin, ne faydası var?” Sonuçta, buna galip