e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Kabala Kütüphanesi

Kabala Kütüphanesi

Mektup 40

Güçlü ve tuttuğunu koparan insanlar gibi kutsal amacımıza yaklaşmaya başladık. Bilinir ki, amaca, Yaradan sevgisine giden asfaltlı yol dost sevgisidir. Sevgi “Kendine bir dost satın al” vasıtasıyla gerçekleşir. Diğer bir deyişle, eylemler vasıtasıyla kişi dostunun kalbini satın alır. Dostunun kalbinin bir taş gibi olduğunu görse bile, bu bir bahane değildir. Eğer çalışmanın onunla dost olmak için uygun olduğunu hissederse, o zaman onu iyi eylemlerle satın almalıdır.

İyi ve Kötünün Bilgeliğinin Ağacı

“İfşa” ve “gizlilik” sözlerinin anlamını anlamalıyız. Bilinir ki, insan kötü niteliklere sahip olduğu kadar erdemliğe ve iyi niteliklere de sahiptir. Bu böyledir çünkü “Yeryüzünde tek bir erdemli insan yoktur ki, günah değil iyilik yapsın.” Diğer bir deyişle, kişide her zaman bir eksiklik, düzeltecek bir şey vardır; aksi takdirde bu dünyada yapacak hiçbir şeyi olmaz.

Başkasını Kınamak

“‘Nasıl kınanacağını bilmeyen.’ Şöyle demez, ‘Kınamak’ fakat ‘Kınanmak’” (Zohar, VaYeşev) İnsan başkalarını kınamak ister. Herkes diğer herkesin ihsan etme kaplarında çalışmasını ister, çünkü eğer tüm dostları ihsan etmede olsaydı, ihtiyacı olan her şeyi ona vermiş olurlardı. Ancak, kendini kınayıp aslında veren olması gerektiğini bilirse, o zaman alma arzusu kaybolur. Oysa başkalarının kabı ihsan etmede olduğunda, amacı kazanç elde etmek olur. Bu nedenle herkes herkesin arı olmasını ister.

Bir Bütün Olarak İnsan

2) Sıradan, önemli bir burjuva olmak -bir eve, mobilyalara, saygıdeğer giysilere sahip olmak gibi. 3) Birçok evi, hizmetkârı, güzel mobilyaları ve değerli kişisel eşyalara sahip olanlar gibi olma arzusu. İstediğini elde edemese bile, gözleri ve kalbi buna özlem duyar ve tek umudu lüks bir yaşam sürmektir ve sadece bu seviyeyi başarmak için çalışır ve çabalar. 4) Bu önceki üç anlayışta da vardır: Eğer günlük ihtiyaçlarını karşılarsa, yarınla ilgili endişesi olmaz. Daha ziyade her gün onun için tüm bir yaşam döngüsü olarak görülür.

Yapacağız ve Duyacağız 2

Ayrıca “gizli” denilen içsellik vardır. Bunlar dostun önünde iptal edilmesi gereken akıl ve düşüncelerdir. “Ruhum hepsinden önce toz gibi olacak” denmesinin anlamı budur. Soru şudur, “Nasıl olur da mantıklı ve akıllı bir insan kendi derecesinin dostunun derecesinden yüz kat daha yüksek olduğunu hissedip, bilirken, herkesin önünde iptal olacağını söyleyebilir?”

İçsellik ve Dışsallık

Bir içsellik, bir de dışsallık vardır. Onlara “ifşa olan” ve “gizli,” “eylem” ve “düşünce” denir. Herkesin gördüğü bir şey eyleme aittir, fakat düşünceler ifşa olmaz. Düşüncenin içsel olarak kabul edilmesinin sebebi budur, yani bu insanın içselliğidir. Fakat eylem içinde içsel bir düşünce olduğunda dışsallık olarak kabul edilir. Bu nedenle, kişi dostunun önünde eğilmek zorunda olduğunda, hem düşüncede hem de eylemde bunu yapmadığı takdirde, bu gerçek bir iptal olarak görülmez.

Merhametin Yargı ile Birleşmesi

Ancak açık İlahi Takdir varken seçim için yer yoktur. Bu nedenle, Üstteki Malhut’u yükseltti, ki bu yargının niteliği, gözlere yükseltmektir. Bu bir gizlilik yarattı, yani Üsttekinde bir eksiklik olduğu alttakine açık hale geldi, yani Üst derecedekinde yücelik yok. Bu koşulda, Üst derecedekinin nitelikleri alt derecedekinin nitelikleriyle yerleştirildi, yani onlar eksikler.

Çaba En Önemli Şeydir

Senin bir Semiha daha edinmeni isterim, acele et ve bugünden itibaren zamanının çoğunu bedenini güç ve cesaret toplamaya hazırlamak için kullan, “öküzün ağır işe ve eşeğin yüke olduğu gibi”, ki bir tek an bile kaybetmemek için. Ve soracak olursan “Bu hazırlık nerede?”, sana tüm yedi dünyevi öğretiyi edinmenin ve Yaradan’ı edinmek öncesi korkunç ızdıraplardan geçmenin geçmişte gerekli olduğunu söylerim. Ancak pek çoğu Yaradan’ın lütfuyla ödüllendirilmediler. Fakat bizler Ari’nin öğretileriyle ve Baal Şem Tov’un çalışmalarıyla ödüllendirilmiş olduğumuzdan bu hazırlık gerçekten herkesin erişiminde ve daha fazla hazırlığa gerek yok.

Kral Senin Gölgendir

Dolayısıyla, “bilmek” ve “değer vermek” arasında hâlâ bir ayrım hisseden kişinin kalbi bütünleştirmesine ihtiyacı vardır. Bu böyledir çünkü Yaradan’ın bakış açısından onlar bir ve aynıdır ve Yaradan halktan herkesin kalbine içtenlikle dalar. O’nun bakış açısından böyledir. Bu nedenle kişinin ihtiyacı var mıdır? Sadece bilmeye. Farkındalık değişir ve farkındalık tamamlar ve “Kral senin gölgendir” sözlerinin anlamı budur.

Zengin Adamın Mahzendeki Oğluyla İlgili Hikâye

Ruhun karanlık bedene bürünene kadar kısıtlamalar boyunca ortaya çıkması sadece utanç ekmeğinden dolayıydı ve sadece bunun vasıtasıyla kısıtlamadan önceki köküne döner. Ayrıca, geçirmiş olduğu korkunç hareketin ödülü gerçek Bütünleşmek gerçek ödül olmasıdır. Bu, ruhun utanç ekmeğinden kurtulduğu anlamına gelir, zira alma kapları ihsan etme kaplarına dönüşmüştür ve formu Yaradan’ına eşittir.

Kişi Düşündüğü Yerdedir

Ancak güven eksikliği ile kişi çabalamak zorundadır ve her çaba Kötü Eğilim'dendir, “ve lanetlenmiş olan kutsanmışa tutunmaz”, zira tüm çabasını manevi ilmin sözlerine adayamayacaktır. Ancak, kişi başka denizlerde dolaşmak istiyorsa bu sözleri hiç dikkate almamalıdır, sadece mümkün olduğu kadar hızla rutinine dönmelidir, tıpkı şeytani bir zorlama gibi, ki kıvılcımlarını henüz doğru bir şekilde birleşmemiş zaman ve yerlere dağıtmasın.

Gerçeğin Yolunda Yürümek

Ve çizginin başında yürümeye başlayan kişi ne sağa ne de sola bir saç teli kalındığında bile sapmamaya çok dikkat etmelidir. Bunun böyle olmasının nedeni başlangıçta bir saç teli kadar bile sapma olsa ve kişi tamamen düz devam etse de Kralın sarayına varamayacağı kesindir, zira gerçek çizgide adım atmıyordur ve bu gerçek bir benzetmedir.

Ben Kendim İçin Değilsem, Kim Benim İçin

Dünyevi konuların sırası da bu şekildedir, zira maneviyat ve fiziksellik eşittir. Dolayısıyla, kişi günlük kazancını elde etmek için, işe gitmeden önce Kişisel İlâhi Takdir’den düşüncelerini çıkarmalı ve şöyle demelidir, “Ben kendim için değilsem, kim benim için” ve herkes gibi fiziksellikte yaşamını kazanmak için her şeyi yapmalıdır.

Otur ve Hiçbir Şey Yapma Daha İyi

Atalarım beni sadece bu sınırla bıraktılar ve zaten bu ölümlü faydasız görüntülerde hazineler buldum, zira tüm bunların gözlerim önüne serilmesinde bir neden var. Sadece ilmin kombinasyonları için yaratılmış olan bunlar her ilmi ve her bilgiyi ifade etmek için müthiş harflerdir. Öncelikle, bu dünyadaki uyuşukluk özelliğini muhakeme edelim. Genellikle, hiç de kötü ve aşağılanacak bir özellik değildir. Bunun kanıtı bilgelerimizin dediği gibidir, “Otur ve hiçbir şey yapma daha iyi.” Ve mantık ve bazı yazılar bunu reddetmesine rağmen, bunun doğru bir şekilde kesinliğini göstermek için “her ikisi de yaşayan Yaradan'ın sözleridir” kelimelerini sizlere göstereceğim ve her şey yerli yerine oturacak.

Pardes – Meyve Bahçesi

Ve Yaratılıştan önce ruhlar O’na tamamen bağlıydı ve onlar talep etmeden bile, O onların üstüne taçlar ve çelenkler, ihtişam, yücelik ve saltanat yerleştirdi, zira O onlarına arzularını Kendiliğinden bilir ve onlara bahşeder. Dolayısıyla, aşağıdan bir yerden uyanışla ilgili bir isim belirtmek elbette ki mevzu dışı. Bu nedenle, Basit Işık olarak addedilir, zira her şey tamamen basitlik içindedir ve bu Işık her bir kişi tarafından anlaşıldı, hiç ilim görmemişler tarafından bile.

Bakanlar Arasından Köleyi Yükseltmek

Sebebi, kötü ve yanlış bir düşüncenin, “İyilik yapan İyi”nin ta kendisi olan Yaradan’a atfedilememesidir. Ancak, Kişisel İlahi Takdir (kişisel kader) bilgisi sadece Yaradan’ın gerçek hizmetkârlarına açılır – O’nun bundan önce gelen tüm nedenlere sebep olduğu, hem iyi hem de kötü. O zaman onlar Kişisel İlahi Takdir ile birbirlerine bağlıdırlar, zira arı olana bağlı olan herkes arıdır.

Tanrıyı Sevenleriniz Kötülükten Nefret Eder

Kötülüğü karşı nefret, “alma arzusu” denilen kötülükten nefret etmek olarak ifade edilir. Ve kişi bundan kurtulacak hiçbir yönteme sahip olmadığı ve aynı zamanda bu durumu kabul etmek istemediğini görür. Ve kişi kötülüğün kendisine neden olduğu kayıpları hisseder ve kötülüğü kendi başına geçersiz kılamadığını görür, zira bu insana alma arzusunu monte eden Yaradan tarafından doğal bir güçtür. O koşulda, yukarıdaki sözler bize kişinin ne yapabileceğini söyler, yani kötülükten nefret etmek. Ve bununla Yaradan kişiyi kötülükten uzak tutar, şöyle yazıldığı gibi, “O, Kendisini izleyenlerin ruhlarını korur.” Bu koşulda kişi zaten başarılı bir insandır, zira Yaradan’la bir miktar bağı vardır, en minicik bir bağ bile olsa.

Yükseliş Zamanı

Böyle yapmanın iki nedeni vardır: A. Kişi bir takım şeyleri inceleyip onu anlamaya özlem duyduğunda bu özleme “dua” denir. Bunun nedeni duanın bir eksiklik olmasıdır, yani kişi eksik olduğu bir şeyi çok arzular ve Yaradan bu onun eksikliğini doldurur.

Lişma

Bundan dolayı, Cennet Krallığının yükünü üslenmenin üzerine kişinin bunun tam olmasına ihtiyacı vardır, yani hiçbir şekilde almak için değil sadece ihsan etmek için. Ve eğer kişi organların bu görüşle hemfikir olmadığını görürse duadan – bedenini Yaradan’a hizmet etmeye razı olması için yardımdan ve Yaradan’a kalbini dökmekten başka çaresi yoktur.

Kişinin Çalışmasının Özü

Dolayısıyla, kişinin öncelikli çabası, ihsan etmekte tat hissedecek bir güç edinmek olmalıdır, ki bu kendine almakta tat hisseden gücü azaltmakla olur. Bu koşulda, kişi yavaş yavaş ihsan etmekte tat edinir.

Kutsallığın Gölgesi İle Sitra Ahra’nın Gölgesi Arasındaki Fark

Bir başka deyişle, güneşi gizleyen fiziksel gölge güneşi hiçbir şekilde değiştirmediği ve güneşin tüm gücüyle parladığı gibi, Yaradan’ın İlahi Takdiri’ni hissetmeyen kişi de Yukarıda her hangi bir değişime neden olmaz, şöyle yazıldığı gibi, “Ben, Tanrınız değişmem.” Bunun yerine tüm değişimler alıcılardadır. Bu gölgede, bu gizlilikte iki ayrımı gözlemlemeliyiz: 1. Kişi hissettiği karanlık ve gizlilikleri hâlâ aşabildiğinde, Yaradan’a hak verebildiğinde ve Yaradan’a Yaradan’dan gelen ve hissettiği tüm gizlilikleri görmesi için, yani Yaradan’ın tüm bunları kişiye duasını ifşa etmesi ve Yaradan’a tutunmaya özlem duyması için, yaptığına gözlerini açması adına dua edebildiğinde.

Alışkanlık İkinci Doğa Olur

Hislerle ilgili olarak Yaradan ve varlıklar arasında bir fark olduğunu bilmemiz lazım. Varlıklar için, hisseden ve hissedilen vardır, edinen ve edinilen. Bu, bir takım realiteye bağlı hisseden bir şeyimiz olduğu anlamına geliyor. Ancak, hisseden bir şeyi olmayan realite sadece Yaradan’ın Kendisidir. O’nda “düşünce ve algı her neyse yoktur.” İnsanda bu şekilde değildir: kişinin tüm varlığı sadece realitenin hissiyatı sayesindedir ve realitenin değeri bile sadece realiteyi hisseden kişiye göredir.

Karşılıklı Sorumluluk – Bağ (Aravut)

Tüm halk oybirliğiyle hemfikir olup “Yapacağız ve duyacağız” dedikten sonra halkın her bir üyesi, her bir diğer üyesinin hiç bir eksiği olmamasından sorumlu oldu. Sadece o zaman manevi edinime hak kazandılar, öncesinde değil. Bu kolektif sorumluluk ile her bir üye kendi bedeninin ihtiyaçlarını karşılama endişesinden özgür kaldı ve “Dostunu kendin gibi sev” manevi kanunu yerine getirebilir ve sahip olduğu her şeyi ihtiyacı olan kişiye tam anlamıyla verebilir hale geldi, zira artık kendi bedeninin ihtiyaçlarını düşünmek zorunda değildi çünkü etrafında onun ihtiyaçlarını karşılayacak altı yüz bin sadık dostunun olduğunu biliyordu.

Barış

“Kabalist Şimon Ben Halafta şöyle dedi: “Yaradan halkın iyiliği için sadece barışı buldu, dediği gibi, şöyle yazar: ‘Yaradan halka güç verdi; Kral halkını barış ile kutsadı’” (Masehet Okatzin). Önceki makalelerde gösterildiği gibi, Yaradan’ın işinin özünü başkalarını sevmek ve pratikte “başkalarına ihsan etmek” olarak, yani başkalarını sevmenin aslen onlara iyilik yapmanın göstergesi olarak genel hatlarıyla belirledikten sonra, başkalarını sevmek, içeriğine en uygun olarak, amacın unutulmadığına emin olmak için onlara ihsan etmek olarak belirlenmelidir.

Dostların Birliği

Şöyle yazılmıştır: “Sürgüne düşmüş bir öğrencinin öğretmeni (Kabalist) de onunla birlikte sürgündedir.” Bilgelerimiz şaşkınlardı: Nasıl olur da bir öğrencinin şikâyetleri manevi çalışmasını yönetebilir onu Yaradan’ın etkisinde olmaktan geri atabilir, özellikle de gerçek bir öğretmene bağlıyken?

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,123