Kabala İlmine Giriş Makalesinin Açıklaması
Bu bağ ayrıca “Yaratılışın amacı” olarak da adlandırılır. Bilgelerimiz O’nun arzu ve amacının O’nun varlıklarına iyilik yapmak olduğunu algıladılar. Dolayısıyla, evrimin düzeni bu izlenimden kökü BYA dünyalarının içselliğinden uzanan Adam HaRişon olan ruhlara ulaşana dek başlar.
Mecazi olarak söylemek gerekirse, Yaradan varlıklarına iyilik yapmak istediğinde onlara 100 kilogramlık haz vermek istedi. Böylece, bunu almak isteyen varlıklar yaratmak zorundaydı. Haz ve zevk almanın varlığın tam olarak özü olduğunu ve Yaratılışın “yoktan var olan” olarak adlandırıldığını öğrendik. Ve O Yaratılışı varlıklarına haz verme Düşüncesini gerçekleştirmek için yarattı.
Toplumun Amacı 1
İnsanın erdemliğini anlamak için atalarımızın şu sözlerini anlamalıyız, “Her şey duyulduğuna göre, sonunda: Yaradan’dan kork ve O’nun emirlerini yerine getir; çünkü bütün insan budur.” Ve Gimara sorar, “’Bütün insan’ ne demektir?”
Kabalist Elazar der ki: “Yaradan dedi ki, ‘Tüm dünya sadece bunun için yaratıldı.’ Bu demektir ki tüm dünya Yaradan korkusu için yaratılmıştır.”
Dost Sevgisine Dair
3) Dostlardan her biri gruba olan sevgisini açığa çıkarmalı mı, yoksa kişinin kalbinde sevgi hissetmesi ve dost sevgisini gizlilik içinde uygulayıp, kalbinde ne olduğunu açıkça göstermemesi mi gerekir?
Bilinir ki alçakgönüllü olmak yüce bir şeydir. Fakat bunun tersini de söyleyebiliriz – kişi kalbindeki sevgiyi dostlarına karşı açığa çıkardığında, onları uyandırır ve böylece onlar da dost sevgisini hisseder. Bundaki fayda şudur ki, herkesin sevgi gücü diğer herkese entegre olduğundan, dost sevgisini daha güçlü olarak uygulama fırsatını elde ederler.
Dost Sevgisi-1
“Tarlada gezinen” adam, dünyayı besleyecek ekine kaynak olan yer anlamına gelir. Ve tarladaki çalışma, toprağı sürmek, tohum ekmek ve ekin biçmektir. Bununla ilgili şöyle denir: “Gözyaşı içinde ekenler, neşe içinde biçecek” ve buna, “Kralın kutsadığı toprak,” denir.
Baal HaTurim, tarlada gezinen kişiyi, aklın yolundan sapan kişi olarak açıklar. O, “tarlada gezinen eşek” durumundadır ve ulaşması gereken yere onu götürecek gerçek yolu bilmez. Ve gerçekleştirmesi gereken amacı asla gerçekleştiremeyeceğini düşündüğü bir koşula gelir.
Her Biri Dostuna Yardım Etti
Görüyoruz ki herkeste ortak olan tek bir şey var: ruh hali. Şöyle denir: “Kişinin kalbinde bir endişe varsa, bırakın başkalarına ondan bahsetsin.” Çünkü kendini canlı ve neşeli hissetmek için ona ne zenginlik ne de bilgelik yardımcı olabilir.
Daha ziyade, kişi, dostunun düşüşte olduğunu görüp, ona yardım edebilir. Şöyle yazılıdır: “Kişi kendini hapisten kurtaramaz.” Aksine, kişinin ruh halini yükseltecek tek kişi dostudur.
“Dostunu Kendin Gibi Sev” Kuralı Bize Ne Verir?
Öncelikle, bir kuralın ne olduğunu bilmemiz gerek. Kolektifin (Klal) birçok bireyden oluştuğu bilinir. Bireyler olmadan, kolektif olmaz. Örneğin, bir izleyici kitlesinden “kutsal izleyiciler” diye bahsettiğimiz zaman, bir araya gelerek birlik oluşturmuş belli sayıda insandan bahsederiz. Daha sonra, onlara bir başkan atanır, vs. ve buna Minian (on / yeterli çoğunluk) ya da “grup” denir. En az on kişi mevcut olmalıdır ve o zaman Keduşa’nın hizmette olduğunu söylemek mümkün olur.
Dost Sevgisi 2
Ancak, görürüz ki manevi öğreti bize şöyle der: “Yaradan senden ne istiyor? Benden korkmanı.” Bu yüzden, kişiden ilk talep edilen, sadece korkudur. Eğer kişi korku emrini yerine getirirse, tüm Maneviyatı ve Sevapları (Islahları) ve “Dostunu kendin gibi sev” emri ona dâhil olur.
‘Dostunu Kendin Gibi Sev’ Kuralına Dair Açıklanana Göre
Dolayısıyla, dost sevgisi bize ne verir? Yazılıdır ki, her biri bir diğerini sevmekle ilgili küçük bir güce sahip olduğundan –yani diğerlerini sevmeyi sadece potansiyel olarak gerçekleştirebildiğinden– birkaç dost bir araya geldiğinde diğerlerini sevmek adına kendini sevmekten vazgeçmeye karar verdiklerini hatırlar. Oysa gerçekte kişi, alma arzusunun zevklerinden, başka birisi adına bir parça dahi vazgeçemediğini görür.
Manevi Çalışma ve Emirleri Yerine Getirmede Hangisi Kalbi Arındırır?
Cevap: “Zohar Kitabı’na Giriş” te yazılıdır ki, “Kişi, Maneviyatı ve Islahlarabağlanmaya Kral’a hizmet ederken ki gibi sevgi ve korku niyeti olmadan Lo Lişma’da (O’nun adına değil) başlasa bile, kişinin kalpteki noktası büyümeye ve etkinliğini göstermeye başlar. Bu böyledir çünkü Eylemler niyet gerektirmez ve niyetsiz hareketler bile kişinin “cansız” denilen birinci seviyesindeki alma arzusunu arındırabilir. Ve kişi, alma arzusunun cansız kısmını arındırdığı ölçüde, yavaş yavaş kalpteki noktanın 613 organını da inşa eder, bu Nefeş de Keduşa’dır (cansız seviyenin kutsallığı). Bu yüzden, görüyoruz ki Manevi Çalışma ve Yaptıklarımız, Lo Lişma’da bile kalbi arındırır.
Kişi Her Zaman Evinin Kirişlerini Satmalıdır
Bunu çalışma içinde yorumlamalıyız. Evine ait Korot (kirişler), Mikreh (olay) kelimesinden gelir, yani kişinin evinde tecrübe ettiği her şeydir. Kişiyi iki anlayışla değerlendirebiliriz – bilgi, yani zekâ ve duygu ile yani kalbinde ne hissettiği ile– mutlu mu, mutsuz mu.
Yaşadığımız şeyler, günlük yaşamımızda sorulara neden olur. Bu durum, kişi ile Yaradan ve kişi ile dostu arasında geçerlidir.
Toplumun Önemine Dair
Dolayısıyla, kendileri için ayrı bir toplum, yani düşünceleri o toplumdan farklı, diğer insanlarla karışmayan ayrı bir topluluk oluşturmaktan ve o topluluğun çerçevesi içinde olmaktan başka hiçbir çözüm yoktur. Çoğunluğu izlemek doğamızda olduğundan onları izlememek için bu topluluğun önemini sürekli olarak kendi içlerinde uyandırmalıdırlar.
Bazen Maneviyata “Ruh” Denir
Çoğunlukla, maneviyattan bahsederken, onun en yüksek idrakinden bahsederiz ki bu Neşama’dır, böylece kişi onun için yüksek bir seviyenin hazır olduğunu bilir ve bu Neşama’dır. Bu, kişinin kalbinde onu elde etmek için bir arzu uyandırmak ve henüz onu elde edememesinin sebebini düşünmek içindir. Bu durumda kişi, maneviyata erişmek için ihtiyacı olan tek şeyin form eşitliği olduğunu anlar.
İhsan Etmeye Dair
Fakat sıradan bir insana hizmet ediyorsa, hizmet etmekten haz almaz ve hizmet için ödül bekler. Bu demektir ki, aynı hizmeti önemli birisi için yapmış olsaydı, hiçbir ödüle ihtiyaç duymazdı.
Örneğin, önemli bir kişi küçük bir bavul taşıyarak uçakla gelse, birçok kişi onun gelişini bekler. Ve bu kişi, onu eve götürecek arabaya taşıması için bavulunu birine verir. Bu hizmet için, diyelim ki ona yüz dolar vermek ister. Kişi ondan para almayı kesinlikle ret edecektir çünkü hizmet edişinden alacağı haz, o kişinin ona vereceği yüz dolardan daha fazladır.
Dostların Önemine Dair
Ve eğer kişi dostunu kendi seviyesinden daha yüksek bir seviyede ve ondan daha iyi niteliklere sahip olduğunu görürse, o zaman dostu onun öğretmeni olabilir fakat dostu olamaz.
Bu demektir ki, tam olarak dostunu kendisiyle aynı seviyede gördüğü zaman onu dost olarak kabul edebilir ve onunla birleşebilir. Bu böyledir çünkü “dost”, her iki taraf da aynı koşuldadır demektir. Sağduyunun söylediği budur. Diğer bir deyişle, onlar aynı görüşlere sahiptirler ve bu yüzden birleşmeye karar verirler. Sonra, başarmayı arzuladıkları amaca doğru ikisi de beraber hareket eder.
Toplantının Gündemi 1
Atalarımızın yazdığı gibi: “Kabalist Şamlay dedi ki, ‘Kişi her zaman Yaradan’ı övmeli ve sonra dua etmeli.’ Buraya nasıl geldik? Musa’dan, tıpkı şöyle yazdığı gibi: ‘Ve o anda Yaradan’a yalvardım.’ Ayrıca yazılıdır ki, ‘Ey Yaradan, Sen başladın,’ ve ‘Sana dua ediyorum, bırak geçeyim ve iyi toprakları göreyim.’”
Ve Yaradan’ı övmekle başlamamız gerektiğinin nedeni şudur, birisi diğerinden bir şey istediği zaman, iki koşulun olması doğaldır:
1. O, ondan istediğim şeye sahiptir; zenginlik, güç ve saygınlık gibi.
2. Onun iyi bir kalbi, yani başkalarına iyilik yapma arzusu vardır.
Bugün Ayakta Duruyorsunuz, Hepiniz
Her şeyi tek bir konu içinde çalışmak bizim yolumuzdur. Buradan şu sonuç çıkar ki, kişi cennet krallığının yükünü bir öküz, bir eşek gibi ki bunlar kalp ve akıldır, kendi üstlenmelidir. Diğer bir deyişle, kişinin tüm işi ihsan etme olmalıdır.
Buna göre, kişi ihsan etmek üzere çalışırsa, karşılığında, sahip olduğu şeye hiçbir ilave verilmesini ümit etmeden kutsal çalışmaya hizmet etmek dışında hiçbir ödül istemez, ilave çalışma için bile hiç arzusu yoktur. Diğer bir deyişle, doğru yolda yürüdüğüne dair biraz bilgi almak haklı bir talep olmasına rağmen, bundan bile vazgeçer çünkü gözleri kapalı gitmeyi ve Yaradan’a inanmayı arzular. Ve ne yapabiliyorsa, yapar ve kendi payına düşenden memnundur.
Kendin İçin Bir Öğretmen Yap ve Kendine Bir Dost Satın Al 1
Bu demektir ki kendi için bir öğretmen yapmasının yanı sıra, kolektife ilişkin olarak yapması gereken bir şey daha vardır. Diğer bir deyişle, dost sevgisiyle uğraşmak yeterli değildir. Ayrıca, her insana karşı anlayışlı olmalı ve onları haklı çıkarmalıdır.
“Yap”, “satın al” ve “haklı” kelimeleri arasındaki ifade farklılığını anlamalıyız. Yapmak, pratik bir şeydir. Bu demektir ki burada akıl değil, sadece eylem vardır. Diğer bir deyişle, kişi yapmayı arzuladığı şey ile hemfikir olmasa bile, tersine aklı onun yapmaya değecek bir iş olmadığını görmesini sağlar, buna yapmak denir, yani sırf güç ile hiçbir akıl olmaksızın, çünkü o, mantığına karşıdır.
Kendin İçin Bir Öğretmen Yap ve Kendine Bir Dost Satın Al 2
Bazen, “kendin için bir öğretmen yap ve kendine bir dost satın al” sözlerinin ıslahın yolu olduğunu anlar, bazen de, ıslahın yolu, “Ve her kişiyi haklı çıkar,” sözleri içindedir. “Yap” ve “satın al” arasındaki farkı ve haklı çıkarmanın anlamını anlamalıyız.
“Yap” sözünü, mantık dışı bırakmak diye yorumlamalıyız. Çünkü eğer mantık, bir şeyi yapmanın değerli olup olmadığını anlayamıyorsa, benim için neyin iyi olduğunu nasıl belirleyebilir? Ya da tam tersi, eğer mantık iyi ve kötünün eşit olduğunu düşünürse, kişinin ne yapması gerektiğini onun için kim belirleyecek? Bu nedenle, eylem karar verir.
Kurtuluşumun Kudretli Kayası
Sonrasında, şükran ve övgü sözlerine geri döner “Ve biz oraya şükran sunusu getireceğiz.”
Dolayısıyla, burada, dua düzenine benzer üç şey vardır:
1. On sekizin (dualar dizisi) ilk üçü övgü ve şükrandır.
2. Ortadaki üç, ricadır.
3. Son üç, bir kez daha övgü ve şükrandır.
Onlara Daha Fazla Eziyet Edildikçe
Fakat yukarıda yazılanı anlamak için, inançlarımızı yani özümüzün ne olduğunu bilmemiz gerekir. Giriş yazılarında açıklandığı gibi, sadece alma arzumuz vardır. Ve tabii ki, alma arzusu isteğini tatmin ettiğinde, bu tatmin oluş çalışma sayılmaz, çünkü çalışma, kişinin ödüllendirildiği şey demektir.
Akşam Vardı ve Sabah Vardı
Bu yüzden onlar hakkında ‘Bir gün,’ diye yazar, akşam ve sabahın bir beden gibi olduğuna ve her ikisinin de günü oluşturduğuna işaret eder. Kabalist Yehuda der ki: ‘Sebebi nedir?’ Şöyle sorar ‘Ve akşam vardı ve sabah vardı,’ ZON’un birleşmesine işaret ettiği için, günün ışığı her ikisinden de gelir, metin bunu ilk günde bildirdikten sonra, neden her günle ilgili “Ve akşam vardı ve sabah vardı,’ der?”
Kişiye Kim Tanıklık Eder
‘Evinin duvarları’ ne anlama gelir? Bunlar kalbin duvarlarıdır, tıpkı şöyle yazdığı gibi: ‘Sonra Hezekiah yüzünü duvara döndü.’ Kabalistler Hezekiah’ın kalbinin duvarlarından dua ettiğini söylerler. Daha da ötesi, onun ev halkı ona tanıklık eder. Onun ev halkı, onun 248 organıdır, çünkü bedene ‘ev’ denir.
Çoğunluğun Duasının Önemi
Zohar’ın sözlerinde görüyoruz ki çoğunluğun duasını tek kişi olarak açıklar, Yakup’un tüm üç çizgiden var olduğunu söyler. Fakat çoğunluğun duası hakkında yazan her yerde, kelimenin tam anlamıyla çoğu dua eder demektir, atalarımızın dediği gibi, “Kabalist Yohanan, Kabalist Şimon Bar-Yohai adına dedi ki, ‘Neden şöyle yazılmıştır: ‘Ve ben, benim duam Senin üzerine iyi niyet zamanıdır, Ey Yaradan, Ne zaman iyi niyet zamanıdır? Çoğunluğun duası olduğu zaman.”
Firavun’a Doğru Gel 2
“Gel” ve “git” arasındaki fark şudur ki “gel”, birlikte yürümeliyiz demektir, dostuna “Gel” diyen bir kişi gibi.
Bunu anlamalıyız çünkü Zohar, Yaradan’ın neden Musa ile gitmesi gerektiğini sorar. Çünkü Musa tek başına onunla savaşamaz. Başka hiç kimse değil fakat Yaradan’ın kendisi savaşabilir. Dolayısıyla, o neden Musa’nın Yaradan ile gitmesine gerek duydu? Nihayetinde, der ki: “Ben; bir ulak değilim.” Bu nedenle, Yaradan’ın, “büyük canavar” denen Firavun’a Musa ile gitmesindeki maksat nedir? Firavun’a Musa olmadan da gidebilirdi.
Çoğunluğun Duası
“Dünyada Din olduğu zaman” sözleri, alma arzusuna işaret eder ki bu kendini sevmektir. Yaradan’ın O’nun yarattıklarına iyilik yapma isteğinden dolayı, insanların içine doğdukları doğa budur. Ve utanç ekmeği olmasın diye form eşitliği için bir arzu olduğu için, bir hüküm (Din) verildi; kişinin, almayı ihsan etmek üzere olması için amaçlayabildiğini bildiği zaman dışında, alma kaplarını kullanması yasaktır. Sonra, kişiye alma kaplarını kullanması için izin verilir.