133. Hepsi Islahlardır
“Mısır’a verdiğim tüm hastalıkları, sana vermeyeceğim çünkü Ben, Efendi senin şifacınım” (Çıkış 15:26). Bilgelerimiz, “Hastalık vermezsem, şifacıya ne gerek var?” diye sorar. (Sanhedrin 101a). Yorumlamalıyız ki şifacı olduğumdan dolayı, eğer hastalığı iyileştirmem gerekiyorsa neden sana bir hastalık vermeliyim ki? Bir hastalık vererek ne kazanırım? Bu bir ceza olmalı
132. Üstteki ve Alttaki
Edinen birinin Kelim’i [kapları] ve veren birinin Kelim’i. Üstteki veren, alttaki ise edinendir. Alttakinin Eynaim’de [gözler] sahip olduğu Masah’a [perde], “gözlerin kapatılması” denir, bu yüzden üstekinin de Galgalta ve Enayim’den daha fazlasına sahip olmadığını görür. Buradan, alttakinin Masah’ının üst olanı örttüğü sonucu çıkar. Üstteki, üsttekini alttakine kapatan Masah’ı
131. Sevdiğin Bir Kadınla Bir Yaşam Gör
Bu, kişinin Zer Anpin olan hayat ağacından, “bir kadın” olarak adlandırılan, Malhut olan yaşamı içermesi gerektiği anlamına gelir. Bir diğeri olmadan, Malhut’suz Zeir Anpin işe yaramaz. Hohma’nın aydınlatması olan yaşam, sadece Malhut üzerinde bulunduğundan kişi, gece ve gündüz niteliğini içermelidir. Açıklama: Bir “Kadın”, cennetin krallığı anlamına gelir. “Sevdiğin”,
130. Yaradan’ın Tanıklığı
“Yaradan’ın tanıklığı, akılsızı bilge yapar.” Eğer kişi bilge olmadığını bilirse, Tora onu bilge yapar. “Efendinin öğretisi bütündür” sözünün anlamı şudur; bazen kişi, Tora’yı öğrenir, ama niyeti bunun Yaradan’ın öğretisi olduğu -yani tüm Tora O’nun ismi olduğu- mudur? Yaradan’ın Tora’sı vardır yani bütün Tora, sadece O’nun kutsal adlarından bahseder
129. Bilgi ve İnanç
İnsan, bilerek veya bilmeyerek, bedenin beslenmesinin yasalarını korumak için çalışır ve uğraşır çünkü ödül ve ceza ifşa olur. Bu nedenle kişi, hasta olduğundaki gibi yeme veya içmede tat hissetmese dahi, bu yiyeceklerden hoşlanmasa bile, kendisini hala yemeye ve içmeye zorlar çünkü bu yasaları uygulamazsa cezalandırılacaktır ve sadece cezalandırılmış
128. Efendi Tanrımızı Yücelt
“Efendi Tanrımızı yücelt ve O’nun kutsal dağının önünde eğil çünkü Tanrımız kutsaldır.” “Yücelt”, eğer kişi Yaradan’ın yüceliğini ve büyüklüğünü bilmek isterse, bizim bunu sadece Dvekut [yapışma] ve form eşitliği aracılığıyla elde edebileceğimiz anlamına gelir. Peki, “form eşitliği” nedir ve kişi form eşitliğine nasıl ulaşır? “O’nun kutsal dağının önüne
127. Mutlu Odur
“Yaradan’ın kötülük atfetmediği ve ruhu hile içermeyen, mutludur” (Zohar, Nasso, Madde 1). Yani Yaradan, neden günahlara sahip olmasına rağmen ona kötülük atfetmesin ki? Çünkü ruhunda hile yoktur. “Yüce”, büyüklük demektir. Kişi, yüce değildir çünkü eksiklikleri vardır zira bazen kişi gururludur; Yaradan’a karşı şikayetleri vardır ancak kendisinin iyi olduğunu
126. Hastayı Ziyaret
Yaradan, hasta kişinin başının üzerindedir. “Hasta”, onun baş ağrıları, yabancı düşünceler anlamına gelir ve karnından hasta, alma kaplarında olduğu anlamına gelir. Aynı zamanda, Yaradan, kişiye hasta olduğu bilincini de verir.
125. Tanımlar – 1
“İyi taraf”, “destek” olarak adlandırılır. Kişinin güvenecek bir şeyi vardır yani bir temeli var. “Sert yargının tarafı”, kişinin, cennetin krallığının yapısını inşa edecek hiçbir temeli olmadığı anlamına gelir. O zaman, “yeryüzünü boşluğa asar” durumundadır. “Orta çizgi”, Yaradan’dır yani O, yardım eder. “Geçmiş için minnettar”, “sağ çizgi” ve “benimle
124. Bana Hizmet Etmek
“Bütün dünya, sadece bana hizmet etmek için yaratıldı.” Baal HaSulam’ın yorumuna göre bu, bir kişinin başkalarında gördüğü tüm kusurların, kendisinin olduğuna inandığı anlamına gelir. Bu nedenle kişi ıslah etmesi gereken şeylere sahiptir. Buradan, tüm dünyanın ona kusurlarını sunarak hizmet ettiği ve kendi başına bakmasına gerek olmadığı sonucu çıkar.
123. Elsiz ve Bacaksız
Eller olmadan yaşamak ve kuşlar gibi bir yokluk hissetmemek mümkündür. Ayrıca, “Karnında yürüyeceksin” denilen, yılan gibi bacaksız yaşamak da mümkündür. “Eller”, gerçekliği elde eden Kelim’dir [kaplar]. “Bacaklar”, eleştiri ve olumsuzluktur. “Mantık üstü” ise eller ve bacaklar olmadandır.
122. Yaşamla Ödüllendirilmek
“Ödüllendirildi”, eğer kişi, içinde hiçbir lezzet bulmamasına rağmen Tora’yı öğrenme arzusu olduğunu söylerse, yine de oturması ve kitabı didiklemesi ve çalışmaya gelmek için bir düşünce ve arzu verilmiş olmasının, büyük bir ayrıcalık olduğunu düşünür ve bunun için Yaradan’a teşekkür eder. Onun için büyük bir ayrıcalık olduğunu söylediğinde, buna
121. İnsan İçindeki İki Kuvvet
İnsan, dünyada iki kuvvet algılar: 1) Reddetme kuvveti ki böylece kişi bulunduğu safhadan hareket edecektir. 2) Kişinin bulunduğu safhadan hareket etmesini gerektiren, kişiyi çeken çekme kuvveti. Reddetme kuvvetine “acı çekme” denir. Gerçek şu ki; bulunduğu safhada acı çekmesi, kişinin orayı terk etmesini ve hayattan zevk alabileceği bir yer
120. Danstan Gelen Sevinç
Bedensellikte, ayakları yerden kaldırmanın canlılık anlamına geldiğini görüyoruz çünkü Raglayim [bacaklar], toprağı gezmeye giden Meraglim [casuslar] anlamına geliyor. Onlar, Keduşa [kutsallık] toprağıyla ödüllendirilmek için çaba harcamanın buna değer olup olmadığını görmeye giderler. Bu nedenle mantık içinde, her zaman Keduşa’nın karşısında görüşler vardır, ancak bizim mantık üstü inançla, onun,
119. Lo Lişma’dan Lişma’ya
Her zaman bir başlangıç olmalı; aksi halde [O’nun uğruna] Lişma’ya ulaşmak imkansızdır. Yani kişi inanmalıdır ki, tüm maddesel hazlarda yani yeme, içme ve arzuların geri kalanının yanı sıra dış öğretiler, kontrol, intikam vb. öğrenme hazlarında da genel olarak “Kıskançlık, şehvet ve onur bir insanı dünya dışına çıkarır” yazıldığı
118. “Ayrıl !” Hariç
İnsan, misafirden başkası değildir ve Yaradan, Ev sahibidir. Bilgelerimizin şöyle dediği bilinir: “Ev sahibinin size söylediği her şeyi yapın”, çünkü gelenek böyledir, ‘Ayrıl!’ hariç”. Bu böyledir çünkü kişi mülk sahibinin alanından ayrıldığında, sesini dinlemek için artık onun ev sahibi değildir.
117. İçindeki Işık Onu Islah Eder
Bu, bir kişi Tora ve Mitzvot [emirler] ile meşgul olduğu ve iyi hissetmediği zaman, içindeki ışığın onu yeniden düzenlediği ve böylece onun iyi hissedeceği anlamına gelir. Yani kişi kendini kötü hissettiğinde, onu ıslah edene teşekkür edemez, bu yüzden kişi mutlu olduğu için şükredebilir.
116. Kötüler Kimdir?
Kötüler, iyiliğin ve iyilik yapma emirlerinin olduğunu söyleyemeyenlerdir.
115. “Tora Lişma’nın [Onun Uğruna]” Anlamı
“Ödüllendirilirse, Tora Lişma [O’nun uğruna] ona bir yaşam iksiri olur” (Yoma 72b). Yani kişi, “hayat” olarak kabul edilen, Tora’nın tadını tadar. “Ödüllendirilmezse, bu ona bir ölüm iksiri olur.” Başka bir deyişle ihsan etme çalışmasında ölümün tadını hisseder.
114. Üç Ortak
“İnsanda üç ortak vardır: Yaradan, babası ve annesi” (Kidduşin 30b). “Sağ”, beyazı veren “baba” olarak adlandırılır. İnsan aşağıdan bir uyanış vermelidir çünkü bu, Kli [kap] yani yokluktur. “Karanlığın içinden ışığın avantajı olarak” kelimelerinin anlamı budur. Anne, kırmızıyı verir yani “sol”, kırmızı ışık anlamına gelir yani bu yolda yürüyemeyeceğimizi
113. Yaşlı Adam Cennet Korkusunu Arıyor
“Kaybetmeden önce ararım.” Yani yürüyen yaşlı adam, sanki bir şey arıyormuş gibi her zaman yere bakar (Şabbat 152). Bunun bize ne anlatması gerektiğini anlamalıyız. Yaşlı bir adam, bilgelik edinmiş bir adamdır. Cennet korkusunu kaybetmeden önce yeryüzünde arama yapar çünkü yeryüzü, cennet korkusunun bir imasıdır. Cennet korkusunu kaybedene kadar
112. Bir Hırsızlığı İade Etmek
“Yaptığı hırsızlığı iade edecek.” “Hırsızlık”, verenin iradesine karşı zorla aldığı zamandır. Üst olan, alt olanın sadece karşılığında ödeme yaptığında almasını ister yani böylece satıcı haz alır. Maddesellikte, ona para verir ve maneviyatta bir ödüle, “ihsan etmek için” denir. Almak için aldığı her şey, ihsan etmek için çalışmaya ıslah
111. Güneşin Altında Yeni Bir Şey Yok
“Güneşin altında yeni bir şey yok.” “Yenilik”, şimdiye kadar var olmayan yeni bir şey anlamına gelir. “Güneşin altında” bir yenilik olarak görülmez çünkü kişinin kendi iyiliği için çalışması doğaldır. Mantık üstü olan güneşin üstünde ve doğaya karşı olduğu için yeniliktir.
110. Tora’nın Yolu
Izdırabın yolu, kişi ızdırap çektiği zamandır. Tora’nın yolu, yaşadığı acıyı kendine betimleyebildiği zamandır, böylece kişinin faydasına olan, yeni acıya ihtiyaç duymamasıdır.
109. İnsanların Atalarının Mezarlarına Gitmesinin Nedeni
Bir keresinde, Baal HaSulam Tel Aviv’e taşınmadan önce, Hebron’a gitti. Machpelah Mağarası’ndan döndüğünde, insanların neden atalarının mezarlarına gittiğini söyledi: Bu “Benim işlerim ne zaman atalarımın işleri gibi olacak?” demek içindir.